Karadeniz Tarihi

Kraliçe Tamar: Gürcistan’ın Altın Çağı

Büyük Tamar[1] veya Kraliçe Tamar, 1184’den 1213’e kadar Gürcistan Kraliçesi olarak hüküm sürmüş, bölgedeki diğer büyük güçlerin zayıflamasından faydalanarak Gürcistan’ın güç ve toprak genişliği açısından zirvede olduğu Gürcü Altın Çağı’nın zirvesini yaşamasını sağlamıştır[2]. Bagratuniler (Bagratlılar) hanedanının üyesi olarak Gürcistan’ı kendi başına yöneten ilk kadın olmasına karşın Orta çağ Gürcü kaynaklarında kral anlamında mepe veya bunun dişil karşılığı dedop’ali unvanıyla anılmıştır.[3]

Hayatı

Tamar, 1166’da Gürcistan kralı III. Giorgi (1156-1184) ile Alania kralının kızı olan kraliçe Burdukhan’ın ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Giorgi’nin 1177’de Gürcistan’In güçlü ailelerinden birisinin lideri olan Ivane Orbeli’nin desteğiyle tahtını ele geçirmek isteyen tek yeğeni Demna’yı kör ettirip hapiste ölmesine yol açtıktan sonra başka erkek varisi olmadığı için Gürcü aristokrasi ve din adamlarının önünde büyük kızı Tamar’ın halefi olduğunu açıklamakla kalmamış, 1178’de 12 yaşındaki kıza taç giydirerek ortak hükümdar yapmıştır. Giorgi ülkeyi 6 yıl daha kızıyla birlikte yönetirken Tamar babasından siyasetin inceliklerini öğrenmişse de Gürcistan Krallığı daha öncesinde bir kadın hükümdar tarafından yönetilmediği için kral, ortak hükümdarlık gibi bir oldu bitti ve yumuşak geçişle soyluların onu bir sonraki hükümdarı olarak kabul etmesini umuyordu. Bununla birlikte soyluların Tamar’ın daha doğrusu bir kadının Gürcü tahtına çıkmasından memnun olduğunu söylemek zordur. Giorgi 1184’de öldüğünde Tamar’dan kendilerinin de katılımıyla yeniden taç töreni yapılması gerekildiğini ve soyluların planlarını engelleyebilecek güçlü ordu baş komutanı (amirspasalari[4]) Kıpçak general Kubasar’ın görevden alınmasını talep etmişlerdir.[5] [6]

Tamar bu talepleri kabul etmişse de hazinedar Kutlu Arslan liderliğindeki soylular bu sefer hükümet bakanlarını atama ve yasaları yürürlüğe koyma gücüne ortak olma dolayısıyla kraliyet otoritesini sınırlama isteklerini iletince direnmiş ve Kutlu’yu tutuklatmıştır. Soylular korkup geri atınca tutukluları serbest bırakmışsa da kendisini tasfiye etmeye yönelik ilk saldırıdan iktidar konumunu güçlendirerek çıkmayı başarmıştır.

Kraliçe Tamar hükümdarlığı sırasında Gürcistan Krallığı (Andrew Andersen/WikiCommons)

Saltanatı

Soyluların direnişini bastırsa da asiller konseyi Darbazi’nin kararnamelerini onaylatma hakkını tanımak zorunda kalan Tamar ilk isyanda gücünü korumayı başardıktan sonra krallığı yönetmeye odaklanmışsa da akabinde IV. David’in hükümdarlığından bu yana Gürcistan’ın katolikosu[7] (baş piskoposu) olan Mikel Mirianisdze’nin direnişiyle karşılaşmıştır. Bu yüzden saltanatının başlangıcında yaptığı ilk şeylerden biri MS 1185’te onu devirmek için bir Kilise Konseyi (sinod) toplantısı yapmak olmuştur. Bununla birlikte sinod Mikel’i devirmemiş Tamar ancak birkaç muhalif piskoposu uzaklaştırabilmiştir. Bu toplantı Tamar’ın dindarlığının ve Kiliseye saygısının bir işareti olarak kabul edilmekle birlikte kilise krallığın güçlü kurumlarından birisi olduğundan, Tamar dini otoriteyi saygıyla kabul etmek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte bu konsey, Tamar’a muhalif din adamlarını Gürcü Ortodoks Kilisesi hiyerarşisinden çıkarmak ve onları sadık destekçileriyle değiştirmenin bir aracı olarak kullanılabileceğini de göstermiştir.

Tamar, Kuzey Kafkasya’nın Kıpçakları arasında mülteci olarak yaşayan Vladimir-Suzdal’ın öldürülen prens Andrei I Bogolyubsky’nin oğlu Kiev Rus prensi Yuri Andreyevich Bogolyubsky ile 1185’te evlenerek her Hristiyan kadın gibi iyi bir eş ve tahtın yeni mirasçılar doğuracak iyi bir anne olabileceğini göstermek istemiştir. Tamar’ın teyzesi Rusudan ve katolikos Mikel tarafından desteklenen bu evlilik yürümemiştir.[8] Yuri, Gürcü ordularını çok sayıda zafere götüren yetenekli bir komutan olmasına rağmen, evlilik açısından güvenilmez bir karakter olduğunu göstermiştir. Tamar, 1187’de asil konseyini sarhoşluk ve sodomi ile suçladığı eşinden boşanası için onay vermeye ikna etmiş, Yuri 1188’de saraydan kovulmuştur. Aynı yıl katolikos Mikel de öldüğünden üzerindeki baskı mekanizmasından kurtulan Tamar, içişleri bakanı ve baş komutanı da dahil olmak üzere Gürcistan’daki tüm üst makamları doldurmak için kendi adamlarını seçmiştir. Zakare ve Ivane Mkhargrdzeli kardeşler danışman ve askeri komutan olarak önemli görevlere getirilmiştir. Tamar sonrasında kendi seçtiği biriyle Osetya (Alan) prensi olan David Soslan adıyla evlenmişti ki Tiflis‘teki Gürcistan sarayında büyüyen David Kiev Rus prensinin eş değeri güce sahip olmasa da kabul edilebilir düzeyde asalete sahipti. Çiftin sonradan Gürcistan kralı olacak IV. Giorgi (1213-1223) ve Rusudan adlı iki çocuğu olmuştur.[9]

Gürcü Krallığı’nın Gelişmesi

Tamar’ın yönetimi altında, Gürcistan kendisini düşmanlarına karşı başarıyla savunmuştur. MS 1187’de Selahaddin (1174-1193) Kudüs’ü Haçlılardan geri almış ve Müslüman gücü tekrar yükselişe geçmişti. Gürcistan Krallığı birkaç Müslüman hükümdarın istila tehdidini boşa çıkarmayı başarmıştır. Selahaddin’e elçiler göndererek Kudüs’ün Nayot semtinde bulunan Gürcü Ortodoks manastırının[10] güvenliğini ve barış karşılığında vergilendirmeden muaf tutulmasını sağlayan iki anlaşma yapmıştır.

Tamar güneyde barışı sağlamak için uğraşırken saraydan kovulan eski kacası Yuri, Erzurum’a gelmiş Taolu (Artvin) Guzan liderliğindeki Gürcü destekçileri, onu selamlamak için sınır dışına çıkarak Geguti kraliyet sarayında kral olarak taçlandırmışlardır. Tamar başlangıçta eski eşine müzakereciler göndermişse de uzlaşma olmadığında, ordusu sahadaki isyancıları yenmeyi başarmıştır. İsyancılar teslim olduğunda, Tamar merhamet göstererek Yuri’yi Konstantinopolis’te sürgüne göndermiş, diğer isyancıların topraklarını ve unvanlarını almış ama hayatlarını affetmiştir. Ancak bir süre sonra Guzan yeniden isyan ettiğinde, David Soslan eşinin yeniden merhamet göstermesine fırsat bırakmadan tarafından kör edilmiştir.

Tamar, MS 1192’de oğlu Giorgi’yi doğurduğunda David Soslan gelecekte kral olacak oğlunun şerefine, Doğu Kafkasya’daki Albania’nın eski başkenti Bardavi ile Erzurum’u ele geçireceği iki başarılı askeri sefer gerçekleştirmiştir. Bağdat’taki Halife, Gürcistan’a karşı cihat ilan etti. 1191-1210 arasında Azerbaycan’daki Eldigüz Hanedanlığı’nın Müslüman hükümdarı Nusrat al-Din Abu Bakr, Gürcistan’ın müttefiki olan Şirvan devletini işgal ettiyse de Gürcistan’a zarar veremedi. Aynı zamanda eski eş Yuri yeniden piyasaya çıktı ve Nusrat al-Din Abu Bakr’a sadakat yemini etti. Yuri, 1193’te Gürcü bir dük tarafından mağlup edildikten sonra tarihi kayıtlarda bahsi geçmemiştir.

Gürcü edebiyatının destansı başyapıtı Vephistkaosani’nin yazarı Şota Rustaveli (შოთა რუსთაველი) eserini Kraliçe Tamar’a takdim ederken

Nusrat al-Din Abu Bakr yönetimindeki Müslüman ordusu, 1195’te Şamkor Savaşı’nda David Soslan tarafından mağlup edildikten sonra muzaffer Gürcüler Gence üzerine yürüdü. Şehri ele geçiren David Soslan Nusrat al-Din Abu Bakr’ın kardeşi Amir Mihran’ın Gence’yi Gürcü vassalı olarak yönetmesine izin verdi[11]. Bu sırada Nusrat al-Din Abu Bakr, erkek kardeşini zehirletmiş ve kendi yeniden ele geçirmiştir. David önemli bir ticaret şehri Nahçıvan’ı bile ele geçirerek zaferle güneye doğru yol almışsa da Nusrat al-Din Abu Bakr’ın ölümüne rağmen Gence sonrasında Gürcülerce ele geçirilememiştir. [12]

Gürcü ordusunun Müslüman hükümdarlara karşı kazandığı zaferler halk tarafından Tanrı’nın iradesine ve Tamar’ın dindarlığına bağlanmıştır. Bununla birlikte Gürcistan Krallığı’nın Müslümanlar aleyhine topraklarını genişletmesi Selçuklu Sultanı Rukn ad-Din Süleyman Şah’ın (1196-1204) dikkati ve öfkesini buraya çekmiştir. Süleyman Şah, Erzurum’a saldırmakla kalmamış, Tamar’a ‘avanak kraliçe’ benzeri ifadeler kullandığı, İslam’a dönerse, onu karısı yapacağını dönmezse cariyesi yapacağı gibi aşağılayıcı ifadeler kullanan ve Gürcistan’ın teslim olmasını talep eden bir mektup göndermiştir. Gürcü ordusuna komuta eden David Soslan 1202’de birkaç gün süren Basiani Savaşı’nda zafere kazanmakla kalmamış, birkaç yıl sonra bir Müslüman karşı saldırısı başarısız olmuştur. 1203-1205 yılları arasında Gürcüler Dvin kentini ele geçirmiş, Ahlatşahlar Beyliği topraklarına girmiş, Kars emirini yenilgiye uğratmış, 1206’da Erzurum ve Kars’ı işgal etmiştir. David Soslan1207’de ölmüşse de Gürcistan’ın güneydoğu seferleri hız kesmeden devam etmiştir. Gürcistan’ın sınırları genişlemeye devam ederken bazı kötü gelişmeler de olmuş, Azerbaycan’daki Erdebil padişahı 1209’da Ermenistan’ın eski başkenti Ani’yi basarak Paskalya bayramını kutlayan Ermeni halkını katletmiştir. Gürcü güçleri İran üzerine sefer yapınca Tebriz ve Kazvin şehirleri Tamar’a haraç teklif ederek kurtulabilmişlerdi.  İran seferinden elde edilen gelir Ani’nin yeniden inşası için kullanılmıştır.

Trabzon İmparatorluk dönemi surları (Souvenir de Trebizonde. Les murailles de Comnenes. Editör: Osman Nuri)

Trabzon İmparatoru’nun Teyzesi

Gürcistan doğuda zafer kazanırken, Konstantinopolis 1204’te Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latinlerce kuşatılarak ele geçirilmiş hatta yağmalanmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun başkentinde bir Haçlı krallığı kurulurken Bizans hanedan üyeleri İznik, Trabzon ve Efir’e kaçarak Bizans tahtının gerçek varisi oldukları iddiasıyla yeni devletler kurmuşlardır. Tamar’ın kız kardeşi Rusudan, Bizans İmparatoru I. Andronikos Komnenos‘un (1183-1185 MS) oğlu Manuel Komnenos ile evliydi. Andronikos 1185’te devrildiğinde, Manuel ve Rusudan’ın iki oğlu Alexios ve David, Konstantinopolis‘ten sürgün edilmiş onlar da Gürcistan’da teyzeleri Tamar’ın sarayında büyütülmüşlerdir. Tamar, Bizans İmparatorluğu parçalanırken, yeğenlerinin büyükbabalarının eski topraklarından bazılarını yeniden ele geçirmesine yardımcı olmak için ideal bir zaman olduğunu anlamıştır. Gürcü ordusu Alexios ve David’in Trabzon’da kendilerini Roma imparatoru ilan etmelerine hatta Sinope’a kadar Karadeniz kıyı kentlerini ele geçirmesine yardımcı olmuştur. Aleksios, 1461 yılında Osmanlılar tarafından fethedilene kadar Bizans mirası olarak ayakta kalan Trabzon İmparatorluğu’nun ilk imparatoru olmuştur. Trabzon İmparatorluğu’nun Gürcistan ile güçlü bağları vardı ve böylece Tamar’ın hem etki alanını genişlemişti.

Tamar’ın saltanatı sırasında Gürcistan en büyük bölgesel güç olmuş Gürcü orduları Azerbaycan, Doğu Anadolu, İran hatta Sinop’a dek uzanan seferleri başarıyla tamamlamıştır. Askeri ve siyasi başarılara paralel olarak bu dönemde Gürcü kültürü de gelişmiştir. Gürcistan’ın ulusal şairi Şota Rustaveli tarafından 12. yüzyılda yazılan Orta çağ manzum destanı Kaplan Postlu Şövalye (Vepkhistq’aosani) Tamar döneminde yazılmış ve kraliçeye adanmıştı. Şaire göre bir kaplan yavrusu kadın veya erkek olsun eşitti ki kastedilen tabi ki savaşçı kraliçe Tamar’dı (Rustaveli, 39). Gürcistan’ın Altın Çağı’nın karakteristik bir çalışması olan Gürcistan’ın ulusal destanı 1.600’den fazla kafiyeli dörtlükten meydana gelmekte ve Gürcü edebiyatının başyapıtı kabul edilmektedir. Gürcistan kültürü, Bizans eğilimine rağmen, ülkenin Orta Doğu ile olan yakın ticaret bağlantıları yüzünden Arap ve Fars kültüründen de etkilenmiştir. Tamar’ın kalıntıları Gürcü kraliyet hanedanının bir aile mezarlığı olan Gelati manastırına transfer edildiği sanılmaktadır. Bununla birlikte kalıntılarının uzak bir yerde, muhtemelen Kutsal Topraklarda yeniden gömüldüğünü iddia eden söylencelerde bulunmakta olup, Fransız şövalye Guillaume de Bois, Filistin’den Besançon piskoposuna yazdığı bir mektupta bir ordunun başında Kudüs’e gelen Gürcü kralının annesini buraya gömdüğünü kaydetmiştir. Tamar’ın mezarının aranışı 20. Yüzyılda çeşitli tartışma ve çalışmalara konu olmuşsa da Gürcü yazar Grigol Robakidze 1918’de yazdığı makalesinde “Şimdiye kadar kimse Tamar’ın mezarının nerede olduğunu bilmiyor. O herkese veya hiç kimseye ait değil: Mezarı Gürcü halkının kalbinde. Gürcülerin algısında, bu bir mezar değil, solmayan bir çiçeğin, Büyük Tamar’ın geliştiği güzel bir vazodur.[13]

Sonrası

Tamar’ın muhtemelen 1213’te ölümünden kısa bir süre sonra, Gürcistan’ın Altın Çağı sona erdi. Harezmiler ve Moğollar tarafından tekrarlanan istilalar Kafkasya’yı yangın yerine çevirmişti.[14] Moğollar, kraliçenin ölümünden sadece on yıl sonra Kafkasya’ya girdiğinde Gürcistan’ın Altın Çağı bir daha asla yaşanmayacak uzak bir hatıraya dönüşmüştür.

Yüzyıllar sonra Gürcü Ortodoks Kilisesi’nde azize olarak kabul edilen Tamar Gürcü tarihinin belki de en saygı duyulan ismidir. 50 Lari değerindeki Gürcistan banknotlarında Tamar’ın portresini barındırmakta ayrıca Gürcistan’nın Samegrelo-Zemo Svaneti bölgesinde Mestia kasabasına yakın bir havaalanı olup, 24 Aralık 2010 tarihinde açılan Mestia Havaalanı veya Kraliçe Tamar Havaalanı adıyla bilinmektedir.

50 Lari üzerinde Gürcü kraliçesi Tamar’ın resmi

Kaynakça

Allen, William Edward David. A History of the Georgian People: From the Beginning Down to the Russian Conquest in the Nineteenth Century (2nd ed.) New York: Routledge & Kegan Paul.1971 [1932]

Bedrosian, Robert. “Amirspasalar” (İçinde: Joseph Reese Strayer), Dictionary of the Middle Ages, Scribner, 1983 s. 235. ISBN 0-684-16760-3.

Eastmond, Antony. “Gender and Orientalism in Georgia in the Age of Queen Tamar”. In James, Liz (ed.). Women, Men and Eunuchs: Gender in Byzantium. London and New York: Routledge. 1997 pp. 100–118.

Eastmond, Antony. Royal Imagery in Medieval Georgia. University Park, PA: Pennsylvania State Press, 1998

Humphreys, R. Stephen. From Saladin to the Mongols: The Ayyubids of Damascus, 1193–1260. Albany, NY: State University of New York Press, 1977

Khazanov, Anatoly M.; Wink, André, eds. Nomads in the Sedentary World. London and New York: Routledge, 2001

Lordkipanidze, Mariam Davydovna; Hewitt, George B. (1987). Georgia in the XI–XII Centuries. Tbilisi: Ganatleba Publishers.

Rapp, Stephen H. Studies In Medieval Georgian Historiography: Early Texts And Eurasian Contexts. Leuven: Peeters. 2003.

Thomson, R.W. Rewriting Caucasian History. Clarendon Press, 2020.

Toumanoff, C. “On the Relationship between the Founder of the Empire of Trebizond and the Georgian Queen Thamar.” Speculum, 15(3) (July 1940), pp. 299-312

Vasiliev, A. A. Byzance et les Arabes, Tome I: La Dynastie d’Amorium (820–867). French ed.: Henri Grégoire, Marius Canard. Brussels, Belgium: Éditions de l’Institut de Philologie et d’Histoire Orientales.1935 pp. 195–198.

Notlar

[1] Gürcüce თამარ მეფე

[2] Rapp 2003: 338

[3] Eastmond 1998: 109

[4] Amirspasalar veya amirspasalari (Gürcüce ამირსპასალარი) Farsça amīr sipahsālār (امیر سپه سالار‎) Orta çağ Gürcü ordusunun başkomutanı ve devlet bayrağının taşıyıcısıydı. Kelime Arapça komutan, vali hatta prens anlamına gelen ’emir’ ve Farsça ordu komutanı anlamına gelen ‘sipahsalar’ kelimelerinin brileşiminden oluşmaktaydı. IV. David döneminde (1089-1125) yapılan reformlarla oluşturulan bu kurum 12. yüzyılın başlarında Orbeli ailesinden seçilirken,1155’te David görevi Tirkash Abuletisdze’ye aktararak Orbeli’lerin devlet üzerindeki etkisini azaltmaya çalışmıştır. Demetrius’un restorasyonundan sonra Orbeli yeniden unvanı kapmışsa da III. Giorgi Kıpçak kökenli Kubasar’ı bu makamak getirirken, 1184’de soyluların isteğiyle Tamar tarafından görevden alınmış, Gamrekeli ailesinden birini yerine atamıştır. Sonrasında Jaqeli ve Zachariad (Mkhargrdzeli) ailesine geçen unvan 15. yüzyıldan sonra kullanılmamıştır (Bedrosian, 1983:235)

[5] Eastmond 1998: 108.

[6] Khazanov & Wink 2001: 49

[7] Katolikos, Doğu Hristiyanlığı geleneğine bağlı bazı kiliselerde kilisenin başında bulunan kişi için kullanılan unvandır.

[8] Lordkipanidze & Hewitt 1987:141

[9] Eastmond 1997: 111–112.

[10] Haç Manastırı (İbranice: מנזר המצלבה, Gürcüce: ჯვრის მონასტერი), Haç Vadisi’nde, İsrail Müzesi ve Knesset’in altında yer almaktadır.

[11] Lordkipanidze & Hewitt 1987: 148.

[12] Lordkipanidze & Hewitt 1987: 154.

[13] Robakidze, Grigol (13 May–15, 1918), “თამარ” (“Tamar”). Sak’art’velo 90/91. (Gürcüce)

[14] Eastmond 1998: 94.